
Geride kalan yılın bıraktığı hisle bakınca bir yandan mutlu yıllar dilemeye çok ihtiyaç var diyorum, bir yandan da sessizlikte kalasım geliyor.
Zor bir yıldı… Bir çoğumuz benzer şeyleri söylüyor. Zorluklarla sarsılan bazıları için çok daha zordu, bazıları da zorlandı ama zorlukları daha azdı. Şükredeceğim şeylerin çok olduğunu bildiğimden zor bir yıldı derken bu farkı kendime hatırlatmadan rahat edemiyorum.
Böyle bir yıla canım evimizde veda ediyoruz, aynı zamanda evimize de veda bizim için. Binaları ve sokaklarıyla kentlerin, tasarımları ve malzemeleriyle ev içlerinin standartlaştığı, özgünlüğün yerini birbirine benzerliğin aldığı bir ortamda biz ruhu olan bir ev bulmuştuk. Görmüş geçirmiş çam ağaçlarının çevrelediği bir sokakta artık arasan bulunmayacak yer taşlarıyla, mutfağındaki ahşap raflarıyla hikayeler anlatan, yüksek tavanıyla, her odasına aldığı güneşle içime ferahlık veren, yere kadar uzanan pencerelerinden ağaçları selamladığımız bir ev.



Artık eskiyen yapılar “tarihi yapı” olamıyorlar farkında mısınız? Sadece eskiyorlar ve bir yerden sonra yıkılıp yeniden yapılmaya mahkumlar. Binlerce yıldır ayakta duran yapılar var bir de. Nereden nereye… Malzemenin de ruhu yok, eskinin ruhunu da alıp götürüyor, beraberinde yok ediyor. Depremden sonra beton yorgunluğu tabirini çok duyar olduk, beton yoruluyormuş, bir yerde ömrü bitiyor. Bugün yapılan beton binalar da 50-60 yıl sonra aynı kaderi yaşayacaklar yani. O zaman da onlar yıkılıp yerine bir 60 yıl daha dayanacak yenileri yapılacak. Malzemenin yorgunluğuyla ömrü biten her bina, varsa özgünlüğünü de beraberinde yok ediyor işte. Bu sürekli yenileme döngüsü içinde, betonlaşmış kentlerimizin kaderi de sürekli kimlik değiştirmek…
Yılın ilk aylarında nasıl bir evde, hangi kentte, kasabada, ya da köyde olacağız bilmiyorum, biz bir adım atıyoruz hayat da yapıyor bir şeyler, böyle böyle yerlerimizi buluyoruz 🙂
Bu yıl ev çok önemli oldu bir de değil mi? Ne çok evlere kapandık, bir süre daha öyle olacak gibi görünüyor. Herkese “yuvada olmak hissini” bulabildiği bir yıl diliyorum. Bahsettiğim fiziksel olarak bir eve sahip olmak değil sadece, kimimizin de göçebeliğe, hareket halinde olmaya ihtiyacı vardır, ben uzun süre bu hisle yaşadım, önemli olan, mekan neresi olursa olsun içimizde o aidiyet hissini bulmak, ve bence daha da önemlisi yeryüzünde bu hisle yaşamak, hepimizin evi olan yeryüzünde yuvada hissetmek ve buna göre davranmak.
Umut ne güzel şey, sadece eşimin adı olduğu için değil:) Yazıya başlarken söylediklerimi değiştiriyorum, mutlu yıllar dilemeye bu yıl gerçekten daha çok ihtiyacımız var. Herkese çok içten bir mutlu yıllar, 2021 lütfen her şeye rağmen umudu ve iyi hisleri yakaladığımız, yuvada hissetmenin desteğiyle yaşadığımız bir yıl ol…
ekin hocam merhaba, yazınız bana “eşiğin dışı gurbet” cümlesini
hatırlattı 🙂 ya da “aklım başka, duygularım başka yerde” de olabilir
gönlünüzce bir yıl diliyorum, kocaman sevgiler
________________________________
BeğenLiked by 1 kişi