14 Ekim Dünya E-Atık günü olarak biliniyor. Neden böyle bir güne ihtiyaç duyuldu? E-atıkların günümüzde ulaştığı boyutun ve yarattığı risklerin farkında mıyız?
Hepimizin evinde bir miktar e-atık vardır herhalde. Araya bir yıl bile girmeden yeni model üretildiği için elektronik ve elektrikli aletlerin yaşam ömürlerinin gitgide kısaldığı bir çağda yaşıyoruz. Düşünün, bir telefon alıyorsunuz, aradan neredeyse 3 ay bile geçmeden bir üst modeli çıkıyor, buna uyumlu yeni uygulamalar geliştiriliyor, bir sene içinde ise artık o aldığınız telefon “eski” sayılabilecek hale getiriliyor. Bu hızlı tüketim dalgasının peşinden gidenler oldukça e-atık olarak bilinen atıklar da artıyor tabii.
Tüm dünyada e-atık oranının 40 milyon tona ulaştığı söyleniyor. Birleşmiş Milletler’in açıklamasına göre, 2012’de üretilen e-atık miktarı 100 Empire State binası kadar alanı dolduracak boyuttaydı.
Gerçekten ihtiyaca cevap veremeyecek duruma gelene kadar elektronik ve elektrikli aletlerimizin akıllarına güvenmek ve daha akıllıyım diyenlere hemen kanmamak en önemlisi! Ama ömrünü dolduranlar da doğru bertaraf edilmezse birçok ekolojik sorunu beraberinde getiriyor.
Gelişmiş ülkeler e-atıklarının %80’ini Çin, Hindistan, Pakistan gibi ülkelere gönderiyorlar. Küresel e-atıkların %70’i az gelişmiş ülkelerdeki ilkel e-atık tesislerinde işleniyor. E-atık yönetiminin ilkel yöntemlerle yapılması sonucunda ağır metaller başta olmak üzere birçok zararlı kimyasal madde açığa çıkıyor. Bunlara maruz kalanlar başta buralarda çalışan insanlar ve onların yaşam alanları, soludukları hava, içtikleri su vs. Bunun önüne geçmek için çok fazla e-atık çıkaran Avrupa genelinde e-atıkların az gelişmiş ülkelere gönderilmesiyle ilgili kısıtlamalar getirildi fakat bu sefer çalışır durumdaki elektrikli ve elektronik eşyalarınızı ihtiyacı olanlara ulaştırın gibi iyi niyetli görünen kampanyaların kullanılması durumu ortaya çıktı. Bağış olarak gönderilen ikinci el eşyaların arasına kullanılmayacak durumda olan büyük miktarda e-atık da eklendiği birçok kez yapılan gümrük baskınlarında tespit edildi. Bunlarla ilgili haberlere ulaşabilirsiniz.
Bu arada e-atıklar aslında birer “doğal kaynak” da sayılabilir. E-atıklarda altın, bakır gibi değerli maddeler bulunuyor, yani e-atıkların doğru bir şekilde geri dönüşümüyle kaynak kıtlığı yaşayan bölgelerde metal talebinin büyük oranda karşılanması mümkün görülüyor.
Yerel yönetimler e-atık toplama konusunda yetkililer, belediyenizden e-atıklarınızı nereye bırakabileceğinizle ilgili bilgi talep edebilirsiniz. Bunun dışında bazı tekno marketlerde de e-atık toplama bölümleri olabiliyor. EAGD (Elektronik Atıkların Geri Dönüşümünü Destekleme Derneği) de, artık kullanılmayan veya bozuk elektronik eşyalarınızı alıp tamir ederek ihtiyacı olan okullarda bilgisayar sınıfları kurmak gibi çalışmalarla sosyal fayda için bu atıkları değerlendiriyor. TEGV Atma Bağışla kampanyası da e-atıkları toplayarak çocukların eğitimi için kaynak yaratıyor.

