Türkiye’de ikinci el kıyafet ve eşya satın alma alışkanlığı pek yaygın değil. Genelde ikinci el, ekonomik sebeplerle tercih edilen bir alışveriş biçimi olarak görülüyor.
Son yıllarda “vintage” ve “retro” kavramları hayatımıza girdiğinden beri; bunlar her ne kadar geçmiş yılların kıyafet, mobilya veya aksesuar modasını ifade etse de, eski eşyayı yeniden kullanma alışkanlığı çoğaldı diyebiliriz. Tabii işin içine “vintage” “retro” gibi etiketlemeler girince bunlar adeta bağımsız bir markaya dönüştüler, hiç ekonomik falan da değiller. Yurtdışında “car boot sale” veya “flea market / bit pazarı” denilen açık pazarlardan çok uygun fiyata toplanan dönem kıyafetleri ve eşyaları belli kesimlerin yaşadığı popüler semtlerdeki dükkanlarda ateş pahasına satılıyor! Çoğunun koleksiyon değeri var ve modern bir ikinci el eşyaya göre daha pahalı olması anlaşılabilir. Ama ben bu satış tablosunda bir tüketimi dengeleme niyeti göremiyorum. Eskiyi değerlendirmiş oluyorsunuz fakat o uçuk fiyatları görünce popülerlikten fayda sağlama amacı daha öncelikliymiş gibi hissediyorum.
Neyse, bahsetmek istediğim bu etiketlemeler değil, ikinci el kavramı. İkinci el kıyafet ya da eşya sadece ekonomik olacağı için değil, aynı zamanda hala kullanılır durumda olan ama gözden çıkarılmış eşyaları yeniden değerlendirmemizi sağladığı, böylece tüketimi azalttığı ve daha az atık üretmemize vesile olduğu için önemli!
Artık kullanmadığımız ama kullanılabilir durumda olan eşyaları değerlendirmekle ilgili şu yazıya da bakabilirsiniz. Değiş tokuş günleri düzenlemek, vakıf ve derneklerin ikinci el eşya dükkanlarına veya belediyelerin merkezlerine bağışta bulunmakla ilgili bazı bilgiler paylaştım, göz atabilirsiniz.
İkinci el eşya satan dükkanlar tek tük de olsa hala var, ama ikinci eşya sosyal sorumlulukla birleşince, hem alan hem de satan için alışveriş çok daha anlamlı hale geliyor. Toplum yararına çalışan bir dernek, vakıf ya da yerel yönetime eşyanızı bağışladığınızı, onların kendi mağazalarında bu eşyaları çok uygun fiyata sattıklarını, elde edilen geliri de sosyal çalışmalarına aktardıklarını düşünün. Bundan daha sürdürülebilir bir alışveriş döngüsü olabilir mi? Eşyanızı bırakırken de, eşya satın alırken de içinize nasıl sineceğini bir düşünün. Keşke Türkiye’de de bağış dükkanları çoğalsa ve bu sürdürülebilir döngüyü daha sık kurabilsek…
**Edit: Bu yazıyı yazdığımda, kullanılabilir ve temiz durumda ikinci el eşya satan, aynı zamanda sosyal sorumluluk bilinci de taşıyan özel bir girişim vardı, Ortak Dolap, ama 2019 sonunda kapanmış maalesef. Aşağıda daha önce paylaştığım site tanıtımını yine de bırakıyorum, çok başarılı bir girişimdi, belki bundan ilham alan yenileri olur ileride…
Ortak Dolap
Ortak Dolap 2013 yılında kurulmuş bir web sitesi. Sitede yetişkin ve çocuk kıyafetleri ve aksesuarlarının yanında, kitap, oyuncak ve mobilya gibi az ve temiz kullanılmış ikinci el eşya seçenekleri bulunuyor.
Siteden yaptığınız her 100 TL’lik alışverişte bir fidan dikmiş oluyorsunuz. Ortak Dolap sitesi, ağaçlandırmanın yanında çocuk eğitimi ve sokak hayvanlarıyla ilgili konularda da sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmalar yapıyor… Ortak Dolap, özel bir girişim olmasına rağmen sivil toplumla bağ kurarak fark yaratıyor, hem de ikinci el alışverişin özündeki sürdürülebilirliği pekiştiriyor.
[…] dönüşümün ve ikinci el butiklerin tercih edilmesini öneriyor. (İkinci el ile ilgili yazıma buradan göz […]
BeğenBeğen